19 Ağustos 2010 Perşembe

"There is a great prosperity for you in the world of Entertainment"

Los Angeles çok güzel bir yermiş. Burda olduğumdan demiyorum. Havası güzel, suyu güzel ve çok kozmopolit. İstanbuldaki o bunaltıcı sıcak yok püfür püfür. 

Sabah kalkınca, işe nerden başlasak dedik ve önce bir ev bakalım diye yola çıktık. Sonuç: İlk baktığımız evi tuttuk önce dedim ki ilk bakılan yer kiralanır mı belki daha güzeli vardır vs.. fakat çok içimize sindi. Özel bir yurt gibi. Fotoğraflarını koyucam zaten. Ha bir de  okula çok yakın. Okul derken, stüdyolar bildiğin. Bu kadar içinde olduğumuzu bilmiyordum. Şaka gibi. O setler o kadar şirin ki içine girip evcilik oynayasım geldi. Hele Desperate Housewives'ın çekildiği evler şekerden gibi. Hansel ve Gratel evleri gibi hayalimdeki. Mor salkımlı filan çok şirin. Tabi setlerde gezerken elini kolunu sallayıp direk celebrity'lere çatmıyosun. Setlerde çekim olduğu zaman set girişini kapıyolarmış normal olarak. Bir de Spider Man'in yenisi çekilicekmiş Eylülde çekimlere başlanıyomuş, onun hazırlıkları vardı tam 14 tane büyük karavan. Jaws, Elm Sokağı Kabusu, Desperate Housewives, Seabiscuit, 40year old virgin, Grinch, Mamma Mia, Princess Diaries, Angels and Damons çekilen filmlerin sadece bir kaçı. 

İkincisi ilginç bir olaydı. Bize evi gezdiren Scott, bana Headshot'umun olup olmadığını sordu. Headshot, bir aktris için en gerekli şey. CV'sinde bu resmi bulunduruyosun vesikalığın hallicesi. Ben neden dedim? Onun cevabı: "You look more of an actress than a student. People may ask your headshot. You should get one." Ne diyeyim bilemedim ama hoşuma gitmedi değil. 


Üçüncüsü ise hakikaten çok komikti. Akşam otele dönerken, yanımızda bir araba durdu. Üstü açık siyah bir BMW. Gerçi burda Mercedes/BMW gibi arabalara Honda muamelesi yapıyolar ama olsun. Gelen ses tanıdıktı. Yani tanıdık derken çığıran bir oryantal/arabesk ilginç bişey. Kafamı bir çevirdim, kara kuru esmer bir çocuk sağ küçük parmağında bir yüzük. Türkiyede olsa Urfalı dersin o derece ama LA de olunca bir ihtimal veremedim. Gazladı geçti yanımızdan. Annem ay ne kıro diyince döndü bir baktı. Ve işte sonra....Çocuk Türk çıktı. Tam çıkaramadım ama Nihat Doğan tarzı bişey dinliyodu. Bunu hakikaten hiç beklemiyodum. HAHAHAHAH. 


En güzelini en sona sakladım. Akşam yemeğini bir Çin lokantasında yedik. Yemeğin sonunda Fortune Cookie getirdiler. Annem Babam ve Ben, cookie'lerimizi açtık ve yedik. Benimkinin içinde ne mi yazıyodu: "THERE IS A GREAT PROSPERITY FOR YOU IN THE WORLD OF ENTERTAINMENT"



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder