21 Eylül 2010 Salı

Ağlama Seansı

YA BU Acting okumak ne zormuş. Her dakika duygusal bi travma yaşıyoruz sınıfça. Ağlayanlar zırlyanlar- ben de dahilim tabi.-

Bugün yaptığımız "aktivite" den bahsediyim birazcık. Adı Funeral. En sevdiğim dersin- gerçi hepsini çok seviyorum- en sevdiğim hocalardan birinin dersi. Meisner dersi ve Anthony hocamız :) çok şirin. Neyse...

 Bugün bizden istediği şey, kendi cenazemizde olmamızı hayal etmemizdi. Kendi cenazemizdeyiz ve de kendimize en yakın hissettiğimiz kişinin yerindeyiz. Anne/Baba/Kardeş.. Masada sen yatıyosun ve onların açısından kendinle konuşuyosun. Bunu düşünün bir. 40 dakika boyunca bildiğiniz yırtıldık. Öldük bittik.Öyle bi duygu dolduk ki. Sınıftan çıkınca hepimiz ağlıyoduk, sonra birbirimize sarılıp ağlamaya devam ettik.

Bildiğiniz ağlayarak acting'i öğreniyoruz. Ağlamayı buz dağı gibi düşünün altından çok ama çok büyük şeyler çıkıyor. Ama işe yaramıyor diil. Yarıyor meret. Bunların hepsinin altında kendimizi tanımamız, başkalarıyla empati kurmayı öğrenmemiz ve oynadığımız karakteri tam anlamıyla seyirciye yansıtmamız yatıyor. Ne kadar hissedersen o kadar gerçekçi olursun. Bkz:Marlon Brando, Johny Depp...

Burda günlerim geçerken, anlıyorum ki aktör olmak hiç de kolay değil. kendinizin duygusal ve fiziksel yönden hassasiyetini kabul edip bunun üstüne bazı şeyleri inşa etmeniz gerekiyor. Sonra düşünmeden edemiyorum. Türkiyede "meşhur" olan kaç oyuncu bu kadar yoğun bir duygu sahasından geçmiştir acaba?

15 Eylül 2010 Çarşamba

NYFA Başlangıç

Evet Evet... 


Okul açılalı yaklaşık 1 hafta oldu. Bunun yarısı tatille geçti fakat bu süre zarfında çok güzel arkadaşlıklar kurdum. Sınıfım 14 kişi. Hepside çok iyi insanlar. O kadar iyi anlaşıyoruz ki anlatamam. Aman nazar değmesin. Sabah 9buçuktan, akşam 6 buçuğa kadar okul var. bu saatler bazen akşam 9 buçuk oluyor. Çok yorucu ve yoğun bir tempodayız. Derslerimiz iki buçuk saat ve resmen bir tek çiş molası var 5 dakika. Allahtan sınıfça çok iyi anlaşıyoruz. Şu ana kadar en çok sevdiğim hocalardan biri Acting for Film I hocası olan John Henry.  Kendisi bize filmlerde nasıl rol yapılacağını yani işin hamurunu öğretiyor. Size bir kaç ilginç bir şey söyleyim.Filmlerde yakın çekimlerde yani close-up denilen türde aktör ve aktristlerin gözlerini hiç kırpmadıklarını biliyor musunuz? İnanmıyorsanız gidin bakın. Yakın çekimlerde göz kırpma dediğimiz şeyi göremezsiniz, oyuncular ancak gözlerini oynatırlar ama kırpmazlar. Çünkü seyircinin dikkatini dağıtıp filmin atmosferini kaçırıyor. Dün mesela gözlerimizi asla kırpmadan nasıl monolog okuyacağımızı öğrendik. Bunu yazınca aklıma yarınki ödev geldi hemen ezber yapmalıyım. Bir de isteyerek ve kendimizi üzmeden nasıl ağlayabileceğimizi gördük. Gerçi daha yapamadım ama yapıcam. Çok zevkli. 

Benim ödev yapmam lazım. Daha anlatacağım bolca ders var ama yarın hazırlıksız gidersem çok kötü olur.

Yakında gene görüşürüz. 


Bubu

8 Eylül 2010 Çarşamba

Okulun İlk Günü

Günler geldi geçti. :) Los Angelestaki ailemle olan günlerimin sonuna geliyorum artık. Cumartesi günü gidiyorlar burdan İstanbula. Ben de derslerim ve ilginç sınıf arkadaşlarım ve hocalarımla birlikte kalıyorum.
Bloguma yazmayalı baya olmuş. Bu dönem içinde bol bol LA'de dolaştım. Getty Center'a gittik mesela. Dünyaca ünlü tabloları gördük. Disneyland'e gittik çocukluğumuzu yaşadık ve Disneyland'de bir Türkle tanıştım. West Hollywood'da oturuyomuş ki benim evime çoook yakın. Neyse. Kısaca Los Angeles'ın altını üstüne getirdim. Sanırım 600 mil yol yaptım arabamla. Burada da mesafeler bir uzak ki.. İstanbulu aratmıyor çok şükür. En erken 1 saat önce çıkman lazım ki randevuya yetişebilesin.

Zaten başlıktan da anladığınız gibi, bugün okulum açıldı. Okulum ama ne okul. Okul demeye bin şahit ister. Nerde Şile Nerde NYFA. Şanslıyım ki evimden okulum 10 dakika yürür mesafe, gerçi eve dönerken yokuş çıkıyorum ama o da fitness yerine geçiyor. Sabahın körü saati okul yolu yani Universal Studioların yolu bir kalabalık anlatamam. Bu arada bu kalabalığın bir nedeni de stüdyolarda film çekiliyor şu anda. Aynı zamanda da Pirates of The Caribbean'ın seti inşa ediliyordu. MUHTEŞEM oluyo onu diyebilirim. Okulum çok ilginç bir bina. Bir yarısında Lost'un uçağı var. Bir yarısında Desperate Housewives'ın sokağı. Aralarında da bizim bina. Zaten o binalarda ve setlerde çekim yapma ve onların kostümlerini kullanma iznimiz varmış. Ne zevkli diil mi? Universal Back-lot deniyor bahsettiğim yere. Asıl filmler orda çekiliyor. Setler orda kuruluyor. 4 adet değişik konsept var. Meksika, NewYork,Avrupa,Western. Filmler bunlara uyduruluyor. İlginç filmlerden bir kaçı mesela: Back to Future'daki saat kulesi hepimiz hatırlarız. Minnacık bir yer. Üstelik şu an Spider Man çekileceği için saati de kaldırmışlar. Angels and Demons'da mesela Ewan McGregor'un paraşütle atladığı meydan. Küçücük 10 kişilik. Adamalr büyütüyor abi Prodüksyon şahaseri hepsi :)

Sınıfımı anlatıyım biraz da. Master öğrencisi 16 kişiyiz. Bunlardan bir tanesi 56 yaşında bir amca. Avusttralya ile Çin arasında adını bilmediğimiz bir adadan gelmiş. İlginç. Diğerleri  Ruslar, Amerikalılar, Kanadalılar, Çinliler, Japonlar, İspanyollar, Alman ve tabiki Meksikalılar var. Meksikalı çocuklarla- Juan ve Denise- aynı zamanda aynı sitede oturuyoruz. Juan isimli olanda ise hiç Meksikalı tipi yok. Adam redhead, yani kızıl kafa çilli bişey. Tanıştığımız zaman bana ilk Tarkanı sordular. Orda bile meşhurmuş adam. Helal.

Diğer bir yeni arkadaşımın ise babası Air Force'da çalışıyomuş ve iki sene Türkiyede kalmışlar,İncirlikte. Adımı söylediğimde en doğru telaffuz eden oydu. Meğerse Türkiyedeyken Burcu adında bir arkadaşı varmış.

Bu arada bana burda Burcu diye hitap eden neredeyse sıfır. Bana burda ACE diyolar. Ayse'yi böyle okuyolar.

İlk günüm okulda, fotoğraf çekimleri, doğaçlama dersi ve oryantasyonla geçti. Çok Zevkliydi. Oley, Yaşasın, ZPZP.


Umarım hep böyle gider. Amin.

Bu arada yarın okul tatil. Yani bugün açıldı yarın tatil. Rosh Hashanah'ı kutluyoruz.




Sevgiler. :)